Alfa kuşağıyla tarih yeniden mi yazılıyor?
"Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar, yetişkinlere karşı saygısızlar, ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar.”
“Günümüz gençleri öyle umursamaz ki, ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağır başlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar."
Sizce bu sözler ne zaman, kim tarafından ve hangi nesil için söylenmiş olabilir? İnsanlık tarihindeki devirlerde yer alan çeşitli nesillere ilave olarak günümüzde eş zamanlı 6 farklı jenerasyonun yaşadığı kabulünden yola çıkacak olursak bu tanımlamalar acaba hangi neslin davranışlarını ifade etmek için kullanılmıştır? Yazının ilerleyen bölümlerinde bu bilgiyi sizinle paylaşacağım.
Türk Dil Kurumu’na göre kuşak kavramı; “Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu” ve “Yaklaşık yirmi beş otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın, jenerasyon” olarak tanımlanıyor.
Şimdi gelin tarihi çerçevede nesillerin isimlendirilmelerine ve gruplandırılmalarına bir bakalım. Şu an dünyada olan kuşaklar, doğum tarihlerine göre aşağıda yer alan listedeki gibi kabul edilmektedir.
-
Alfa kuşağı : 2012 sonrası
-
Z kuşağı : 1996 - 2015
-
Y kuşağı : 1977 - 1995
-
X Kuşağı : 1965 - 1976
-
Baby Boomers : 1946 - 1964
-
Sessiz Nesil : 1945 ve öncesi
Her neslin genel kabullere göre kendine has, yaşadıkları dönemin atmosferiyle yoğrulmuş davranış biçimleri, yaşam tarzları, düşünce yapıları, ortak duyguları ve dünya görüşleri bulunuyor. Dünyanın değişimi ve dönüşümü, yenilikler, toplumsal ilerlemeler, yeni keşifler, icatlar, buluşlar ve devrimlerle birlikte teknolojinin de etkisiyle nesillerin karakteristik özellikleri şekilleniyor.
Şu an hayatta olan nesillerin ortak özelliklerini kronolojik sırayla ele alacak olursak sessiz nesilden alfa kuşağına uzanan asırlık bir yolculuğa çıkacağız demektir.
Sessiz Nesil, yaşamları boyunca tarihi olayların da etkisiyle çok büyük ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalmışlardır. Ömürleri hep bir mücadele içerisinde geçmiştir. Bu kuşak ebeveynleriyle birlikte nice savaşların (I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı) yakın geçmiş hikayeleriyle büyümüşler ve yıkımların bir bölümünü de bizzat yaşamışlardır. Komşuluk ilişkilerine çok değer vermişlerdir. Ayrıca toplumsal değerlere sadakat, otoriteye saygı ve çok çalışma yaşam felsefelerinin temelini oluşturmuştur.
Bebek patlaması kuşağı (Baby Boomers) tanımlaması genellikle II. Dünya Savaşı sonrasında doğan kişilerin oluşturduğu jenerasyon için kullanılmaktadır. Bu jenerasyonun yetişkinlik dönemi 1960 ve 1970'li yıllara denk gelmektedir. “68 Kuşağı” olarak da adlandırılan bu kuşak mensupları dünya genelindeki özgürlük hareketlerinin önderleri olmuşlardır. Bu kuşağın çalışkan, idealist ve uyumlu bir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Bununla birlikte bu jenerasyonla ilgili olumsuz özelliklerin, işkoliklik, bencillik ve tüketim düşkünlüğü gibi özellikler olduğu ifade edilmektedir.
X kuşağı belirli bir disiplin içerisinde yetişmiş, sabırlı ve otoriteye saygılı kuşak olarak adlandırılmaktadır. Her zaman toplumsal sorunlara duyarlı olmuşlardır. Bu kuşak 70'li yıllarda yaşanan petrol krizinin sebep olduğu sıkıntılarla büyümüştür. Bu dönemin gündelik yaşamında plaklar, pikaplar, teypler yer almıştır. Bu nesil teknolojinin gelişmemiş olduğu bir zaman diliminde dünyaya gelmiş olmalarına rağmen, günümüzün çok boyutlu teknolojilerine ayak uydurmaya çalışmaktadırlar.
Y kuşağıyla birlikte artık nesillerin yaşam biçimini teknolojik gelişmeler şekillendirmektedir. Y ve Z kuşağı dijital dünyanın içerisinde yaşıyor diyebiliriz. Hayatın olağan akışında çevremizdeki gelişmelerden de yola çıkacak olursak kuşaklar arası değişimin veya dönüşümün eskiye kıyasla çok daha hızlı gerçekleştiğini gözlemliyoruz.
Z kuşağının yaşam biçimi dünya üzerindeki hemen hemen her global şirketin, markanın ve startup girişimin odaklandığı özel bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bu kuşağın ilgisini yakalayan girişimlerin ne kadar başarılı olduğunu görüyoruz. Z kuşağı toplumdaki etkinliğini giderek artırıyor.
Peki Z kuşağından sonra nasıl bir nesil bizi bekliyor olacak? Z kuşağıyla birlikte modern denilen tarih son mu bulacak? Bu gibi soruların sayısı artırılabilir.
Z’den sonra harf kalmadığı için nasıl olacak derken kuşak isimlendirmelerinde devrim niteliğinde bir gelişme yaşandı. Hoş geldin alfa kuşağı…
Şimdi gelelim alfa kuşağına. Şüphesiz ki bu kuşağın genel özelliklerini sıralamaya başlamadan önce ilk soru şu olmalı; neden alfa? Bu yeni kuşağı tanımlamak için neden alfa tabiri kullanılıyor? Alfa kelimesinin veya harfinin ne anlama geldiğini bilmek, kuşağı anlamaya veya tanımlamaya başlamanın ilk adımı olmalı kanaatimce.
Aslen Fenike alfabesinden türetilmiş, ilk olarak MÖ 9. yüzyıl sonlarında ya da 8. yüzyıl başlarında kullanılmaya başlanan, Latin ve Kiril alfabelerinin atası, günümüzde Yunanca yazmak dışında matematikte ve mühendislik bilimlerinde bilimsel gösterimler olarak kullanılan, yedisi ünlü, on beşi ünsüz, ikisi ise birleşik yirmi dört harften oluşan alfabenin ilk harfidir alfa. Daha sonraki harfler beta, gama, delta, epsilon vs. devam ediyor ve bu alfabe omega ile bitiyor. Yeni kuşağı bir alfabenin ilk harfiyle isimlendirmek demek daha sonraki kuşakların da devam eden harflerle tanımlanacak olması anlamına gelecektir. Netice itibariyle de bu süreç omegaya kadar devam edecek gibi görülüyor.
Acaba bu isimlendirme tesadüfen mi verildi yoksa bundan sonraki tamamen dijitalize olmuş dünyanın (uzay çağının veya galaksiler arası bir ekosistemin) ilk nesli olarak öngörülen alfa jenerasyonuyla geleceğin tarihsel başlangıç noktası günümüz mü kabul edilecek? Alfa jenerasyonu yeni tarihin başlangıç noktası mı olacak? Küreselleşen dünyada tek tipleşen insan yaşamıyla birlikte alfa kuşağı öncesi tarihi mirasın değeri minimize mi olacak? Bu sorular üzerine derinlemesine düşünmek gerekiyor.
Yazıyı tamamlamadan önce ilk paragrafta belirttiğim sözlerin kime ait olduğunu paylaşalım. İlk söz M.Ö. 350 yılında yaşamış olan Aristotales’e ait. İkincisi ise ondan 400 yıl sonra yaşamış olan Hesiod tarafından söylenmiş.
Kuşaklar arası çatışmaların tarihine baktığımızda, yüzyıllar hatta bin yıllar geçse de o günden bugüne değişen pek fazla bir şey olmadığını görüyoruz. Bir önceki her nesil kendinden sonra gelen jenerasyonu eleştiriyor. Sonrakilerin de öncekiler hakkında olumlu görüşlere sahip olduğu pek söylenemez gibi. Kuşak farkı denilen şey, sonsuza kadar devam eden bir döngü olabilir mi? Ne dersiniz?
Sağlıklı zamanlar dilerim, saygılarımla,
HAYATİ KÜÇÜK
BOSS Dergisi
05.05.2022