Metaverse kavramı, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerini kullanarak birbirine bağlı sanal deneyimlerin birleştiği ve dijital dünyanın sınırlarını genişleten yeni bir evren olarak tanımlanmaktadır. Dünyada çok sayıda şirket (sadece teknoloji şirketleri değil) bu konu hakkında çalışmalara başlamış ve enteresan şekilde ilerleme kaydetmiş durumdalar. Peki nedir bu metaverse? Yeni bir evrende yaşamaya hazır mıyız?
Metaverse ilk olarak 90’ların başında ortaya çıkmış bir kavram. Bu terimi ilk kez Neal Stephenson'ın 1992 yılında yayımladığı Snow Crash isimli bilim kurgu romanında kurgusal bir dünyayı tanımlarken görüyoruz. Metaverse kavramı, ortaya atıldığı ilk dönemlerde aşırı abartılı, ütopik ve spekülatif bir yaklaşım sergilemesi bağlamında eleştirilmiş olsa da artık günümüzün bir gerçeği. Ayrıca metaverse dünya üzerindeki hemen hemen her girişimcinin, yenilikçi iş insanlarının ve uluslararası mega şirketlerin ilgi odağında olan, yeni dünya düzeni niteliğinde bir alan olarak bile değerlendirilebilir.
İnternet teknolojisinin gelişiminden önce insanlık tarihini, fiziki evrenimizin sınırları çerçevesinde bir yaşamın anekdotlarıyla okuduk. Yeryüzünde de uzayda da olsa fizik kanunları, kimya, biyoloji ve kuantum dünyasının bir bileşiminde bulunuyoruz. Bu süreçte maddi varlıkların, nesnelerin ve canlıların fiziki ve dokunsal etkileşimi en büyük duygu ve bilgi birikimini oluşturdu. Fiziki sahiplik (arsa, gayrimenkul, ülkeler, denizler, binalar, araçlar vs.) hem varlığı hem de gücü beraberinde getiriyordu. Paranın kullanımıyla da sistem bugünkü haline doğru evrildi. Fiziki evrenimizin bizlere neler sunduğunu iyisiyle kötüsüyle hepimiz yaşayarak deneyimliyoruz. Ama artık sanal bir dünyanın evrenine geçiş yapıyoruz. Peki bu sanal evren nasıl bir yer olacak?
Sanal gerçeklik evrenini iki ayrı düzlemde ele alabiliriz. Birincisi; içinde yaşadığımız fiziki evreni algılama biçimimize dijital bir boyut ekleyen ve sanal gerçeklik gözlükleri vasıtasıyla fiziki dünyayla sanal dünyayı birleştiren bir çoklu ortam tasarımını düşünebiliriz. Örneğin dünyanın herhangi bir yerinde sokakta dolaşırken sanal gerçeklik gözlüğü taktığımızda, oradaki fiziki ortamla birlikte sanal olarak üretilmiş ve koordinatlı şekilde ilgili noktalara yerleştirilmiş sanal reklamları, 3D objeleri, görsel animasyonları, çeşitli aktiviteleri, sanal ortama eklenen sınırsız sayıda veriyi üç boyutlu olarak deneyimleme imkanına sahip olabileceğiz. Bilim kurgu filmlerinden aşina olduğumuz şekilde bir yere baktığımızda arama motorlarındaki veriler gibi o şeye ait dijital bilgilere, açıklamalara, fotoğraflara ve uçsuz bucaksız bilgiye erişebiliyor olacağız. İkinci durumda ise; evimizde veya ofiste (genel olarak herhangi bir yerde) bir koltukta otururken kendimize özel oluşturduğumuz avatarla sanal evrene bağlanıp bu sanal evrenin istediğimiz yerine dijital ortamda giderek sonsuz sayıda farklı deneyimler elde edebileceğiz. Buna sanal evrendeki kopyalarımızla dijital ışınlanma da diyebiliriz. Sanal ortamda diğer avatarlarla yani diğer insanların dijital kopyalarıyla etkileşime geçebileceğiz. Bu durum size de bir şeyleri hatırlatmıyor mu? “What is Matrix?” dediğinizi duyar gibi oldum.
Metaverse insanların birbirleriyle dijital kimlikleri ve avatarlarıyla etkileşim içinde oldukları bir sanal gerçeklik dünyası olarak tanımlanıyor. Bir bakıma bilimkurgu hayallerinin gerçeğe dönüştürülmesi hazırlığına tanıklık ediyoruz. İsmi Meta olarak değiştirilen Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in Metaverse’ü sosyal teknolojinin sınırlarını sonsuzluğa genişletmesi olarak tanımlaması da bu vizyonu ortaya koyuyor. Global gelişmeleri takip ettiğimiz üzere şu an dünya üzerinde hemen hemen tüm teknoloji şirketleri bu sanal evrenin inşası üzerine odaklanmış durumda diyebiliriz. Çeşitli platformların iş birliğiyle geliştirilen bu sanal evrende daha önce konser düzenlendi, Güney Kore'nin başkenti Seul metaverse evrenine adım atan ilk şehir oldu, ilk dijital mega tekne 650 bin dolar bedelle satıldı gibi haberleri medyadan takip ediyoruz. Yakın zamanda bu gibi çokça duyacağımız haberlere hazırlıklı olalım. Bakalım ülkemizden ilklerin haberi ne zaman ve nasıl gelecek? Mesela, ülkemizde metaverse evrenine dahil olan ilk şehir hangisi olacak, sanal evrendeki ilk mağazayı kim hizmete sunacak, ilk sanal müze nerede açılacak, ilk sanal konseri kim verecek, ilk tiyatro gösterisi hangisi olacak?
Günümüzün artırılmış gerçekliğini anlamak ve geleceğin bize sunacağı bu öte evrene hazırlanabilmek için sorulacak o kadar çok soru var ki. Kurallarını bilmediğimiz veya daha önce hiç deneyimlemediğimiz bir oyunda nasıl başarılı olabiliriz? Üstelik bu yeni düzenin sadece bir bilgisayar oyunundan ibaret olmayacağı da anlaşılıyor. İstenen sonuçlara doğru sorularla varabiliriz düşüncesinden yola çıkarak önemli bir kısım soruyu burada birlikte ele alalım;
-
Yapay zeka, makine öğrenmesi, nesnelerin interneti, sanal gerçeklik, algoritmalar, simülasyon, bilgisayar kodları (1’ler 0’lar), çip üreticileri, 5G internet hızı, metaverse, sosyal medya, web 3.0, animasyon, endüstri 5.0, robotlar, dijitalizasyon, metahuman, otomasyon, kripto paralar, blockchain ve diğerleri sadece internet çocuklarının dile getirdikleri anlaşılmaz, ne işe yaradıkları belli olmayan veya sokaktaki insandan uzak kavramlar mı?
-
21. yüzyıl insanının bu kavramların dışında kalan bir dünyada yaşayabilmesi mümkün mü?
-
Sanal evrende de fiziki evrenimizdeki dünya düzeni (ülkeler, yasalar, sınırlar vs.) mi olacak?
-
Sanal evrenin ekonomisi fiziki dünya ekonomisini nasıl etkiler?
-
Gerçek dünyada vefat eden birinin dijital kopyası sanal evrende var olmaya devam edecek mi?
-
Gerçek dünya ile sanal dünyanın farkını ayırt edemeyeceğimiz bir aşamaya gelirsek ne olacak?
-
Sanal evrendeki ilişkilerimiz, özel hayatımız, iş dünyası, toplumsal hayat, hukuki düzen nasıl olacak?
-
Sanal evrende uzun süre vakit geçiren insanların psikolojisi nasıl etkilenecek?
-
Sanal evrende karşımızdaki insanın (metahuman veya avatarın) düşüncelerini okumak mümkün olacak mı?
-
Gerçek dünyamızda bitkisel hayatta olan bir kişi beyin fonksiyonları vasıtasıyla dijital dünyaya bir metahuman olarak giriş yapabilecek mi?
-
Bu yeni evrende bir karakterle etkileşime geçtiğimizde bu kişinin gerçek bir insan tarafından yönetilen sanal bir kopya mı yoksa bilgisayar simülasyonu bir avatar mı olduğunu nasıl ayırt edeceğiz?
-
Yeni evrende dolar, avro veya TL kullanılabilecek mi yoksa sadece blok zincir sistemindeki dijital paralarla (coin) mı alışveriş yapılabilecek?
Listeye daha yüzlerce soru ekleyebiliriz…
Bu gibi konular bir yandan insanı heyecanlandırıyorken bir yandan da ürpertiyor. Bu işin sonu nerelere varacak diye düşündürmüyor değil. Her ne kadar teknolojik gelişmelerin bizi birbirimize daha çok bağladığını, mesafeleri ortadan kaldırdığını ve iletişimi geliştirdiğini düşünsek de kutu kutu evlerimizin bir odasından internet vasıtasıyla yalnız başımıza sanal evrenlere geçiş yapmak ne kadar sağlıklı bir durum olacak? Bu yeni oluşumlar her ne kadar içerisinde birçok fırsat barındırıyor olsa da potansiyel tehditlerin de var olduğunu unutmayalım. Olası tüm durumları göz önünde bulundurarak doğru planlamayla gerekli tedbirleri almaya geç kalmadan başlamalıyız. Unutmayalım ki her süreç yönetilmeye muhtaçtır.
Bir sonraki sayıda görüşmek üzere, sağlıklı zamanlar dilerim…