Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) yeni yılla birlikte yeni hedeflere odaklanılacağına, sektörün daha iyi yarınlara hazırlanması gereken bir sürece girdiğine değinerek; ülkemizde 2022 yılında 45 milyon ziyaretçi ve 35 milyar dolar turizm geliri hedeflendiğini belirtmektedir. Bu düşüncenin gerçekleşmesi ve hatta aşılması durumunda bu senenin rekorlar sezonu olarak ifade edilebileceğini öngörebiliriz. Böylesine iyimser ve pozitif tabloları görmeye ekonomik olarak da motivasyon açısından da çok ihtiyacımız var. İnşallah beklentilerin üzerinde veriler elde edebileceğimiz bir sene bizi bekliyordur.
Başlangıç itibariyle temel olarak sorulması gereken bir soru varsa o da “Bu sezona turizm sektörümüz ne kadar hazır?” olacaktır. Evet gerçekten bu seneki turizm sektörü açısından hazırlığımız motivasyonumuz kadar yüksek mi? Bir durup düşünelim ve vakit kaybetmeden güncel ve doğru iş planları hazırlayalım.
Dünyanın yaşadığı pandemi sürecinde her ne kadar delta, alfa, beta, omikron gibi varyantların endişe yaratmasına rağmen aşının yaygınlaşması ve ayrıca da Covid-19 tedavisinde kullanılabilecek ilaçların kullanım izinlerinin alınmaya başlamasıyla birlikte önceye kıyasla 2022'nin daha iyi bir yıl olacağı konusunda umutlanıyoruz.
Son iki yıldır insanların istedikleri standartlarda tatil yapamadıklarını, ülkelerde yaşanan kapanmalardan dolayı birikmiş bir duygusal yoğunluk olduğunu, ekonomik gelişmelerle birlikte döviz bazında ülkemizde çok uygun tatil şartları oluşmasından dolayı bu sezon yabancı turistlerin ülkemize çok yoğun ilgisinin olacağını, turizm sektöründeki yatırımların bu süreçte pandemi sonrası döneme iyi hazırlama imkanına sahip olmasını entegre şekilde değerlendirecek olursak 2022’nin rekorlarla geçebileceğini söyleyebiliriz.
Stratejik öneme sahip bu öngörüden yola çıkacak olursak mevcut potansiyeli daha büyük fırsatlara çevirmek iş insanları olarak bizim elimizde. Turizmde sadece sayısal çoğunluğa oynamanın çok da doğru olmadığını geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz. Nitelikli hizmet ve turizmin sürdürülebilirliği açısından misafir memnuniyetiyle birlikte sektör çeşitliliğini de maksimize etmemiz gerekiyor.
Genç kuşağın beklentileri, yaşam tarzları ve teknolojinin gelişmesiyle sektörde önemli değişiklikler yaşanıyor. Dünyada metaverse kavramının ortaya çıkmasıyla birlikte bu durum tavan seviyeye ulaştı diyebiliriz. Sanal gerçeklik, artırılmış ve karma gerçeklik kavramlarının turizmde de yoğunlukla kullanılacağı bir dönemi yaşıyoruz. Fiziki kalabalıklar açısından sayısal çoğunluğa kolayca ulaşabileceğimiz bu dönemi sanal ortama da aktarabilme başarısını elde edecek işletmeler veya girişimler çok daha büyük potansiyel getiriler elde edebileceklerdir.
Son dönemde turizm sektöründe hijyen ve güvenliğin ilk sıralarda yer aldığının, doğa tatillerinin ön plana çıktığının, küçük ve butik otellerin tercih edildiğinin, kamp-çadır-karavan tatillerine ilginin artarak devam ettiğinin, pandemi sürecinde tatillerde konaklama sürelerinin uzadığının, yaz sezonuna ek olarak kış ve termal turizm başta olmak üzere gastronomi, kültür turizmi ve kongre turizmi gibi alanların da ön planda olduğunun bilincinde olarak turizm sektöründe stratejik adımlarımızı atmak önemli olacaktır.
Pandemi öncesi dönemde dünya ekonomisinin yaklaşık %10’luk (9,2 trilyon dolar) bölümünü oluşturan turizm sektörü, pandemi sürecinde yarı yarıya hacim kaybetti. Bu yeni dönemle birlikte umuyoruz ki dünya ortalamalarına geri dönüş yaşanır ise bu gelişmeyle birlikte sektörde iki kattan fazla artış yaşanacak demektir. Bu potansiyeli ıskalamadan geleceğin inşasına da katkı sağlayacak şekilde doğru planlamalar yapmamız gerekiyor. Bir şeyin niceliğinden çok niteliğinin daha önemli olduğunu hemen hemen her platformda dile getiriyoruz. Turist sayısının fazlalığı tabi ki iyi bir gösterge ama nitelikli etkileşimde bulunmadan, gelecek yılların da altyapısını kurmadan sadece dönemsel verilere bakmak, sürdürülebilir bir ekonomik sistemin önünde engel olabilir. Doğru planlamayla ve organizasyon becerileriyle katma değeri maksimize etmek ülke ekonomimiz açısından çok önemli.
Tatil yörelerinin en büyük sorunu, turizm faaliyetlerinin sadece yaz aylarına sıkıştırılarak kapasitelerin çok üzerinde bir yoğunluk yaşanması ve akabinde kış aylarında herhangi bir etkinlik yapılamaması sonucu dengesizlik olarak karışıma çıkıyor. Nitelikli bir turizm politikasıyla bu problemi de ortadan kaldırabiliriz. Çeşitlilik ve sezonun seneye yayılması sadece ve sadece doğru master plan ve iş organizasyonlarıyla mümkün.
2022 yılı, içerisinde çok sayıda potansiyel barındıran bir sürece sahip ve girişimcilerin bir oyun sahası olacak gibi duruyor. Pandemi sonrası teknolojik yeniliklerle de birlikte oyunun kuralları yeniden yazılıyorken kendimizi doğru şekilde konumlandırıp çıtayı yükseğe taşıyacak planlar geliştirmemiz faydalı olacaktır.. Bu amaca ele aldığımız her işe proje süreç yönetimi mantığıyla bakarak ulaşabileceğimizin bilincinde olmalıyız. Hedefe doğru gitmiyorsak ne kadar yol gittiğimizin de bir önemi kalmayacaktır.