Dünyanın yaşadığı bu zor dönemde öncelikle herkese sağlıklı zamanlar diliyorum. Pandemi dolayısıyla yaşantımızı nasıl yeni normale göre düzenlememiz gerekiyor ise iş dünyamızı da sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi amacıyla bu şartların gerekliliklerine göre modellememiz gerekiyor.
Uluslararası arenada kriz ve fırsat kavramlarının aynı düzlemde ele alınmasının, yaşadığımız sürecin yeni oluşumlara gebe olacağının bir göstergesi olduğunu göz ardı etmeyelim.
Turizm, inşaat, hizmet, eğitim, lojistik, bilişim gibi sektörler başta olmak üzere bu süreçte rutini değişen her alanda ekonomik devamlılığın sağlanabilmesi için yeni tanımlamalara ve iş geliştirme projelerine ihtiyaç duyulmakta. Dünya genelinde futbol endüstrisini de bu gruba dahil edebiliriz. Özellikle büyük kitlelere hitap eden camialara sahip futbol kulüplerinin stadyumlarda boş tribünler önünde yaptıkları maçlar hem istenen şekilde keyif vermiyor hem de kulüpler maç günü stadyumlardan elde ettikleri gelirlere sahip olamıyorlar.
Covid-19 salgını öncesinde de stadyumlar sezon içerisinde sadece iki haftada bir kullanılan yapılar idi ama pandemi sonrası bu durum tümüyle negatife dönmüş durumda.
Hem mevcut konjonktürden bağımsız olarak hem de gelecek planlamasıyla ilgili verimli olabilecek nitelikte bir konuyu ele alacağız bu yazımızda. Uzun zamandır Türkiye Futbol Federasyonu, Türkiye Futbol Vakfı, spor kulüpleri, üniversiteler, spor dünyasının etkili isimleri ve iş insanlarıyla değerlendirmelerde bulunduğumuz “stadyumların çok amaçlı yaşam merkezleri olarak ele alınması” konusu futbolun geleceği açısından çok önemli.
Türkiye Futbol Vakfı (TFV) yayınımız olan “Stadyum” dergisinin Eylül 2020 sayısında TFV Yönetim Kurulu Üyesi olarak kaleme aldığım, stadyumların mevcut ve potansiyel kullanım durumları hakkındaki makaleyle birlikte bu yazıdaki değerlendirmelerimizin de iş dünyasına; proje geliştirme, potansiyeli maksimize etme, ekonomik katma değer üretme ve başarılı işletme kurgusu perspektifinde iş geliştirme faaliyeti olarak katkı sağlamasını diliyorum.
Futbolun asla sadece futbol olmadığı düşüncesinden yola çıkacak olursak, ortak sevdamız olan bu sporun sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla değer üreten projeler geliştirmek zorundayız. Bu konuda futbol endüstrisinin devasa yapıları olan stadyumlar muhteşem potansiyele sahip bulunuyor.
Sporun tarihi perspektifinden bakıldığında stadyumların gelişimi göz kamaştırıcı bir niteliği bünyesinde barındırıyor. Tarihi ilerleyişe çok kısa değinecek olursak geçmişten günümüze çok aşama kaydedildi bu alanda.
Eskiden iki taşı kale yapar bir topun peşinden koşardı çocuklar. Seyirciler bazen kaldırımdan bakardı maçlara, bazen de evinin balkonundan izlerdi sokak arasındaki veya arka bahçedeki futbol oynanan yeri. Sonra o alanlar yetmemeye başladı, semt sahaları oluştu toprak zeminden. Sahanın kenarlarına bir iki sıra tribünler yapıldı sonraları. Giderek büyüdü o mekanlar. Zeminler iyileşti, çim sahalar yapıldı. Tribünler de kalabalıklaşmaya başladı. İnsanlar çoğaldıkça futbol stadyumlarının sokak köftecisi, çekirdekçisi, sucusu, seyyar satıcıları da arttı maç günleri. Futbol oynanan yerler artık çok büyük ölçekli ve birçok ihtiyaca hizmet etmesi gereken yapılar haline gelmeye başlamıştı. Bu ihtiyaca yönelik planlar hazırlandı, inşaatlar yapıldı ve çok sayıda proje hayata geçirildi.
Nihayetinde günümüzde öyle stadyumlar oluşmaya başladı ki artık medya mensupları, güvenlik görevlileri, protokol, taraftarlar, teknik ve idari görevlilerle birlikte binlerce futbolsever yan yana omuz omuza seyrediyor maçları. Mimari olarak göz alıcı ve gösterişli tasarımlara sahip stadyumlarda maç öncesi etkinlikler, futbol şöleni, eğlenceler, maç sonrası aktiviteler derken her bir unsuruyla dünyada önemli ekonomilerden ve organizasyonlardan biri haline geldi futbol.
Bu denli ihtişamlı futbol endüstrisinin sahnelendiği ana mekanlar olarak stadyumlara milyonlarca dolar para harcanıyor. Devasa alanlarda kişi kapasitesi olarak her geçen gün daha fazla futbolseveri ağırlamaya hazırlanan stadyumlar dünyanın her yerinde inşa edilmekte.
Yeni yapılar inşa edildiği gibi eskilerin de renovasyonu yapılıyor. Peki bu denli büyük ölçekli, pahalı ve inşaat yatırımı özelinde bakarsak komplike yapıları ekonomik olarak ne kadar verimli kullanıyoruz? Yatırımların geri dönüş süreleri veya ekonomik ömürleri ne kadar? Stadyum yatırımlarının SWOT analizinden hangi sonuçlar çıkıyor? Gelin bu soruları genel olarak irdeleyelim ve hangi sonuçlara ulaşacağımızı birlikte görelim. Bu bilgiler ışığında nasıl bir aksiyon planı hazırlamamız gerektiğini değerlendirebiliriz.
Profesyonel liglerdeki herhangi bir futbol takımının kullandığı herhangi bir stadyumu ele alalım. Bir senelik süre zarfında (veya bir sezon da diyebiliriz) bu stadyum aktif olarak ne kadar kullanılıyor? Kaç gün futbol oynanıyor? Gün bazında bir yılda yüzde kaç verimlilikle işletiliyor? Futbol stadyumlarını sadece 15 günde bir 90 dakikalık maç oynanması için mi inşa etmeliyiz? Futbolun yanında başka hangi aktiviteler yapılabilir o devasa yapıların içerisinde? Bu sorular futbol endüstrisi için hayati öneme sahip. Hedeflenen sonuçlara ulaşabilmek için öncelikle doğru soruları sormamız gerektiği düşüncesinden yola çıkarak şimdi bu soruların cevaplarını aramaya başlayabiliriz.
2020-2021 sezonunda süper ligde takım sayısı ve dolayısıyla toplam oynanacak maç sayısı yükselmiş durumda fakat ilerleyen yıllarda ne olacak bilemediğimiz için bir önceki sezonun verileriyle ilerleyelim. Ortalama düzeyde bir hesap yapacak olursak bir sezonda 34 maç olduğunu varsayalım. Bunların yarısı iç sahada oynanacağından resmi Futbol Ligi için 17 maç, Türkiye Kupası için ilk elemelerden yarı finale kadar çıkıldığını düşünürsek 8 maç alalım. Şampiyonlar Ligi veya Avrupa Ligini ele alırsak 7 maç da oradan diyelim. Sezonda 2 tane Milli Takım maçı burada oynansa ve 3 kez de özel maç organize edildiğini düşünelim. Bu durumda toplamda bir sene içerisinde o stadyumda fazla fazla hesapla 35 maç oynanıyor sonucuna varıyoruz. Hadi biz buna öngörmediğimiz birkaç maçı daha ekleyerek bir sezonda toplam 45 maç diyelim. Mevcut durum şu demek oluyor, bir senelik süre zarfında (12 ay) bu stadyum toplamda en fazla 1,5 ay kullanılıyor. Geriye kalan 10,5 ay boş ve kullanılmıyor, dolayısıyla herhangi bir katma değer de üretilmiyor. Üstüne üstlük kullanılmayan zamanlarda da işletme maliyetleri ödenmeye devam ediyor. Mali olarak 365 gün gideri olan bu yerlerde en fazla 45 gün gelir elde edilebiliyor. Verimlilik yıllık bazda %12. Hangi açıdan bakarsak bakalım çok düşük bir oran.
Stadyumlara inşaat sektörü perspektifinden baktığımızda projelerde sürdürülebilirliğin sağlanması için mutlaka bu verimsizliğin ortadan kaldırılması gerekir. Mimar ve İnşaat Yüksek Mühendisi olarak mesleki yaşantımda dünyanın pek çok ülkesinde proje yönettim ve iş geliştirmeye de devam ediyorum. Çeşitli spor dallarına ait stadyumlar da dahil olmak üzere çok sayıda projenin yapımını üstlendik, fizibilitesini hazırladık ve proje sürecini yönettik.
Futbol sevdamızı mesleki tecrübeyle de birleştirince uzun zamandır üzerinde düşündüğümüz bu konuyu çeşitli platformlarda kaleme almak gerekliliği oluştu. Çünkü bu yapılara harcanan para hepimizin, bizim milli servetimiz. Varlığımızı kaybetmeden doğru işlerle artırmamız gerekiyor. En üst seviyede kazanım sağlanabilmesi de karar verici iradenin önderliğinde işin uzmanlarının, idarecilerin, yöneticilerin, kulüplerin, federasyon, vakıf ve derneklerin bir araya gelerek ortak projeler üretmesine bağlı. Bu yazıda değinilen konular çerçevesinde teknik olarak sürecin de doğru olarak yönetilmesiyle muhteşem başarılar elde edebiliriz ve dünyaya örnek olacak rol modeller oluşturabiliriz.
Yatırımı gerçekleştirilecek yeni projeleri araştırma, geliştirme, planlama ve organizasyon vizyonuyla ele almamız gerekiyor. İş planımızı en iyi kullanım analizlerini hazırlamaya yönelik kurarsak neticede en optimum çözüme ulaşabiliriz. Mevcut stadyumların da daha verimli kullanılabilmelerine yönelik renovasyon projelerinin geliştirilmesi için bir hekim edasıyla 3T kuralına göre hareket etmemiz çok önemli. Projenin mevcut durum analizi için tahlil, teşhis ve tedavi sıralamasına göre önce tahlillerinin yapılması, sonra teşhislerinin konması ve nihayetinde tedavilerine başlanması gerekiyor.
Stadyumları nasıl daha verimli hale getirebiliriz? Şimdi de mimari ve ticari işletme olarak stadyumlara ne gibi fonksiyonlar eklenebileceğini birlikte değerlendirerek ele alalım. Süper ligin İstanbul takımlarını da değerlendirebiliriz fakat gelin Anadolu’daki bir şehrimize yapılan profesyonel lig takımlarından birinin stadyumunu ele alalım. Stadyum şahane, protokol, tribünler, ışıklandırma, zemin süper. Peki tribünlerin altı, bodrum katlar ne için kullanılıyor? Boş, soğuk, atıl ve tozlu yerler değil mi? Evet.
Şimdi bu alanları 365 gün yaşayan mekanlar haline getirmek için aşağıdaki listede sıralayacağım fonksiyonları eklesek (inşa sürecini varsa resmi şartname ve yönetmeliklere uygun şekilde, yoksa yönetmeliği ve şartnameleri de düzenleyerek yönetsek) nasıl olur? Stadyum zaten inşa edildiği veya edileceği için bu atıl alanları başka fonksiyonlar için de kullanmak basit ve değer üretme açısından faydalı değil mi? Bu faaliyetlerden kulüpler, özel sektör, belediyeler, resmi kurumlar, çalışanlar, tüketiciler vs. kısacası herkes kazanım elde etmez mi? Pandemi sonrası planlama kriterlerine göre de gerekli tasarımlar yapılabilir.
Stadyumları çok amaçlı yaşam merkezleri olarak tasarlamalıyız. Stadyumlara futbol dışında kullanıma yönelik fonksiyonlar kısaca şu şekilde eklenebilir;
-
Perakende sektöründen belirli markalara ait outlet mağazalar,
-
Büyük ölçekli teknoloji mağazaları, marketler, yapı marketler,
-
Şehir tiyatroları, çocuk tiyatroları,
-
E-spor alanları, dijital oyun merkezleri,
-
Şehrin üniversitelerinin kullanımına yönelik güzel sanatlar atölyesi,
-
Modern sanatlar müzesi,
-
Stadyum çevresinde rekreasyon tasarımları, çocuk oyun sahaları, açık hava spor alanları,
-
Şehrin Belediyesinin kullanımına yönelik halk eğitim merkezleri, kurslar,
-
Restoranlar, kafeler,
-
Özel organizasyonlara ev sahipliği yapacak nitelikte ofisler, toplantı salonları, sunum odaları,
-
Sporcu sağlığı, sporun marka değeri ve spor yöneticiliğine yönelik kurslar, derslikler, eğitimler,
-
Spor adamlarıyla ve kulüp futbolcularıyla düzenli yapılan söyleşi, konferans, seminer vs. etkinlikleri için özel alanlar,
-
Turistik olarak düzenlenecek stadyum turlarına göre hazırlanmış paket programlar, özel alanlar,
-
Stadyum cephelerinin uygun yerlerinin reklam alanları olarak tümüyle ele alınması ve düzenlenmesi,
-
Pandemi dolayısıyla gereken açık alan etkinliklerine ev sahipliği yapılması,
-
ve şehrin, bölgenin, çevrenin ihtiyacına yönelik çeşitli fonksiyonlarda mekanlar.
Bu bilgiler çok detaylı hazırlanan fizibiliteler ve iş planlarından derlenmiş bir özet niteliği taşıyor. Listeyi proje özelindeki ihtiyaç programı ve iş planına göre geliştirebiliriz. Netice itibariyle stadyumların çevresi, tribünlerin altı veya bodrum katlar bu işletmelere uygun mimari ve geometride düzenlenebilecektir. Bu sayede stadyumları arada sırada kullandığımız yerler olmaktan çıkartıp ekonomiye maksimum seviyede katabilir ve çok boyutlu katma değerler üretebiliriz. Ekonomik olarak zor şartlarda bulunan kulüplerimize (toplamda ise resmi kurumlarla birlikte iş dünyasının büyük bir kesimine) sürekli maddi kazanç sağlayacak olan bu projeleri en kısa sürede hayata geçirmemizin, futbolumuza büyük kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum. Bu proje geliştirme mantığını sadece futbol stadyumları için değil basketbol, voleybol gibi diğer tüm branşlardaki spor salonları için de ele alabiliriz.
Son yıllarda Gaziantep, Kayseri, İzmir, Konya, Antalya gibi birçok şehrimizde yapılan modern stadyumlar ülkemiz için önemli yatırımlar. Bu süreçte emeği geçenlere teşekkür ediyor, bu muhteşem yapıların potansiyelini yükseltmeye ve katma değerini artıran projeler geliştirmeye yönelik bu yazı içeriğinde paylaşılan sistem analizi ve yorumları değerlendirmelerinize sunuyorum.
Sağlıklı zamanlar dilerim, saygılarımla…